17 Haziran 2015 Çarşamba

Kilo Verdikten Sonra Geri Almak

Okul kapandığından beri yemekler, kutlamalar olmasına rağmen farkettim de yavaş yavaş düzenimi  oturtmaya başladım yeniden. Bence fena gitmiyorum. Şimdi tüm samimiyetimle nerelerde hata yaptığımı ve neden yeniden kilo aldığımı paylaşacağım sizinle. Biraz almama rağmen tümünü almadım. En azından bu da iyi bir şey pembe gözlüklerden bakarsak (he canım he kendini daha ne kadar kandıracaksın Tansu'cum?)

Öncelikle madde madde inceleyeyim dedim. İpin ucu nerede ve nasıl koptuğu konusundaysa hiçbir fikrim yok, çok sinsice oldu her şey. Önce 1 kilo, sonra 3-5 ay sonra 1.5 kilo daha derken bir baktım hoooop n'oluyoruz?! Başlamak başarmanın yarısıdır derler ya, denedim onayladım gerçekten öyleymiş. Eğer motivasyonunuz bir noktada düşmüşse işte tekrardan başlayabilmek en zor kısmıymış.
  • Öncelikle eskiden çılgınca devam ettiğim sporumla aramız soğumaya başladı. Spor salonumu değiştirdim. Yeni salonumda herkesin vücudu çok iyiydi! Ne yalan söyleyeyim bu belki insanlarda olumlu etki yapar ama bende olumsuz etki yaptı. Ben salona pazardan aldığım, popomu da örtsün diye 3 beden büyük t-shirtle giderken herkes Nike reklam çekimlerinden fırlamış gibiydi. Üyeliğim bitmeden, teyze nüfusunun daha yoğun olduğu, kendimi daha rahat hissedeceğim bir salona geçtim. Normalde öyle insanları çok takan biri değilimdir ama etkilendim demek ki. Yeni salonuma da çok uğradığım söylenemez ama en azından gittiğimde kafam rahat oluyor.
  • Salona gitmesem bile muhakkak gün içinde yürürdüm. Kısa mesafelerde otobüse binmek bana zulüm gelirdi. Bir baktım yürüyüş alışkanlığım da yavaş yavaş azalmış. Metro kullandığımda hayatta yürüyen merdivenlerde beklemezdim, ya soldan çıkardım ya da normal merdiven kullanırdım. 
  • Akşamları pek evde olmamaya özen gösterirdim çünkü ben geceleri ıvır zıvır ne varsa atıştırmayı çok seviyorum! Ama atıştırdığım şeyler hiç bir zaman cips, kola, patlamış mısır gibi şeyler olmadı. Ama gidip gelip yok meyveydi, yok bademdi derken tabii fazlası bana yaradı :) onların da bir sınırı olmalı.
  • Bu süreçte ne kadar mızmız ve nasıl tek ayağı üzerinde bahane üretebilen bir insan olduğumu farkettim. "Ayyy çok yorgunum, ayyyy yarın yaparım'lar bizi bu hale getirdi! 
  • Geçen yıllarda ders programım çok yoğundu, neredeyse her gün sabahtan akşama kadar dersim olurdu. Her ders arasında gidip su alırdım kantinden. Zaten günde minimum 1.5- 2 litre suyu okulda içmiş olurdum. Bu yılsa ders programım çok esnekti, o esnek oldukça ben daha da bir esnedim. Evde su içmek nedense pek aklıma gelmedi, kahve falan yapıyordum kendime işte. Zaten fazla hareket etmeyince insan, çok susamıyor :) Bu da bir diğer kırmızı çizgi oldu benim için.
  • Her zaman favorim olan yeşil çayı en son ne zaman içtiğimi hatırlamıyorum bile. Eskiden akşamları canım isterdi resmen, keyifle hazırlardım kendime. Şimdi varsa yoksa nescafe. Bu isteyerek vazgeçtiğim bir şey değildi, yararlarını da çok iyi biliyorum ve kendi üzerimde gözlemledim ama canım istemiyor diye içmiyordum. Şimdi bunları yazarken "Acaba ben salak mıyım? Tek tek uğraş vererek edindiğim alışkanlıkları nasıl kaybetmiş olabilirim?" diye sorguluyorum. Bu uzun bir yazı olacak, aşağıda nasıl olduğunu detaylıca işleyeceğim. 
  • Eskiden evde yapılan yemekler yerine kendi yemeğimi kendim yapmayı tercih ederdim. Ailemle yaşadığım için zaten evde her zaman hazır yemek bulunuyor ( Evet, gerçekten çok şanslı olduğumu biliyorum. Yaşasın anne gücü!) Ama anne yemeklerinin lezzet sırrı yağdır genelde. Annemin bana verdiği en büyük mutfak sırrı: "Misafire yemek yaparken yağa dokunacaksın biraz." Benim yaptığım yemekler tabi ona göre ot, saman sınıfına giriyor. Diyet yemekleri çok lezzetli de yapılabilir tabii baharatlarla, sorun tamamen benim mutfaktaki beceriksizliğimle alakalı. Bazen çok güzel yemekler yaratabiliyordum bazense denemelerim pek tutmuyordu. Son dönemlerdeyse Cem Yılmaz gösterilerindeki gibi "hazır yapılmışı var" mantığıyla olanı yedim. Kızartma ya da makarna, pilav yine yemedim tabii ama büyük şeylerin küçük şeylerin bir araya gelmesiyle oluştuğunu unutmamak lazım, yemeğin içindeki fazla yağ bile benim gibi metabolizması yavaş insanlar için büyük yük.
  • Uzun zamandır alışverişe çıkmadım ya bedenim değişmişse korkusuyla. Allah'tan aksatmadığım tek şey haftada 3 pilatesim oldu. Normalde daha şişko görünmem gerekirken pilates sayesinde o kadar da görünmüyorum. Hala eğer dar kesim değilse 36 beden pantolona sığabiliyorum mesela, bu bir mucize! Daha doğrusu kendimi pantolona zorla sığdırıyorum. Henüz 40'ı denemek zorunda kalmadım çok şükür! Eğer olmayan bir pantolonsa, denemek yerine almamayı tercih ediyorum :) Şimdi de çok pahalı pantolonlara falan bakmıyorum nasılsa zayıflayacağım ben yine diye. En zayıf olduğum dönemde bile içine zor girebildiğim pantolonları alma merakım olduğu için artık onların içine giremiyorum ama dolabımda yeniden giyilecekleri günü bekliyorlar. 
  • Şu süreçte asıl önemli olanın devamlılık olduğunu öğrendim. Bazen gaza gelip başlıyorum, 3-5 gün sonra bir bakıyorum elimde çikolata. N'apıyorsun kızım sen? Bazı popüler diyetleri de denedim bu süreçte, Şeyda Çoşkun, Dukan vs. Evet hepsi bir sonuç yaratıyor ama bana göre değiller, ben canımın istediği şeyi canım istediği anda yemezsem o diyete devam edemiyorum. "Battı balık yan gider" oluyor sonraki günde zaten diyette olduğumu bile unutuyorum. O yüzden eski yazılarımda bahsettiğim gibi kendi sistemini oluşturmak en önemlisi.
  • Ben temelde 2 ana öğün, aralarda acıktıkça da ara öğünler yiyordum. İlk kilo almaya başladığım dönemde bir şeyi yanlış yapıyorum ben diyerek diyetisyene gitmeye başladım. Klasik 3 ana 3 ara öğün düzenine geri döndük. Şimdi bi haftadır yine eski düzenime döndüm. Geç kahvaltı ve 6-6.30 gibi akşam yemeği. Bu düzende kendimi daha rahat hissediyorum. 11 gibi ara öğün yapıyorum 2-3 gibi yine bir şeyler atıştırınca bana yetiyor. Tatilde olduğum için çok erken kalkmam gerekmiyor. 9 gibi kalkıyorum genelde. Tabii sabah 6-7 gibi kalkan birine uygun olmayabilir. Şimdi ramazan döneminde bu düzenimi tekrar revize etmem gerekecek.
Bunları tek tek neden sıraladım biliyor musunuz? Bunlar benim diyetim değil, yaşam tarzımdı. Yaşam tarzınız sizin yarattığınız bir şey ve aksi yönde davranmaya başladığınızda yaşam tarzınız da size göre şekil değiştiriyor. Ben en yoğun olduğum dönemlerde sporumu aksatmadan yapıyorken, programım daha rahat hale gelince tam bir patatese dönüştüm. "Yattıkça yatası gelmek" çok doğru bir söz. Koltuk denilen yer gerçekten dipsiz bir kuyu, hele bir de kucakta bilgisayar varsa... Hayatımda hiç zayıf olmadığım için kilo almak nasıl bir şey bilmiyordum. Bu süreçte tabi yine burger, pizza, cips yemedim onları da yesem verdiğim 30 kiloyu 40 olarak geri alırdım.  Bu yazı aldığım 8 kiloyu neden aldığımla ilgiliydi. Ben hepsini aynı anda almadım. Yukarıda da belirttiğim gibi her sınav döneminde 1-2 olarak göze batmadan geldi. Bir sonraki yazı: Niye 8 aldım da 30'un hepsini geri almadığım hakkında olacak. Oldukça uzun bir yazı olduğu için Kilo verdikten sonra "geri almak" ve "almamak için direnmek" olarak ikiye ayırdım Bu bölüm geri alma bölümüydü. Yukarıda sıraladıklarım eskisi kadar yoğun yapmadığım şeyler, yani hiç bir zaman tam olarak bırakmadım, hala devam ediyorum.


Not: Kardeşim ve annem şu anda mutfakta ıspanaklı börek yapmak üzere buluştular. Ama çok samimi bir şey söyleyeyim mi, gerçekten canım istemiyor.  Bu yazıyı yazmamış olsaydım büyük ihtimalle ben de şimdi mutfaktaydım ve fırının tepesinde böreklerin pişmesini bekliyor olacaktım. Beni hep bu abur cuburlar mahvetti zaten. En zayıf olduğum dönemde bile iştahım hep yerindeydi. Hiçbir zaman iştahsız biri olamadım ki ben!  Büyük ihtimalle bir diliminin hepsini yemezdim ama ucundan tırtıklardım. İşe bunlar hep pis boğazlıktan!  Bana güç verdiğiniz için hepinize tek tek teşekkür ederim.


Bu benim en zayıf olduğum dönemden, eski pantolonumla olan fotoğrafım. Şimdi göbeğim biraz daha büyük :/ Bu fotoğrafı hem bana çıktığım bu serüvende neden dikkatimi yeniden bu konu üzerinde yoğunlaştırmam gerektiğini hatırlatması için hem de size motivasyon olması amacıyla yeniden paylaştım.

2 yorum:

  1. Aynı durumu ben de yaşadım canım 😀 o Nescafeler yok mu.. 😂 23 kilo kadar verip 10 unu alıvermisimm. Herkesten şunu duymaya basladim: "ya sen üniversitenin başında çok zayif tin dimiii."(halbuki boy ile orantıliýdi) neyseki ben de tekrar yürüyüşlere özellikle suicmeye tekrar geri döndüm umarım kisa sürede o zayıf halimize döneriz 😇

    YanıtlaSil
  2. Canım, bu tip kilo almaya başlama durumlarında ben hep kendime şunu hatırlatmaya çabalıyorum. "Zorlu bir süreçten geçerek ve gerçekten çok çaba harcayarak kilo verdin, bunları geri almak tüm o çabayı bir kenara atıp/unutup kendine karşı vurdumduymazlık ve acımasızlık etmekten başka bir şey değil!" O yüzden kendime bir üst sınır belirledim o da 55. Son 2 yıldır kilom 53-54 sularında seyrediyor. (Geçen yaz 52 kiloydum ve ben de çok daha fazla spor yapıyordum. Sporda arada değişiklik yapılmazsa ve rutine binerse insan sıkılmaya başlıyor, kesinlikle çeşitlendirmek ve bir şeyleri yenilemek gerekiyor. Bu koştuğun/yürüdüğün/bisiklet sürdüğün güzergah bile olabilir.) 55'e yaklaştığım an ipleri elime alıyorum ve 55'i görmemek için elimden geleni yapıyorum. Sanırım sırrım da beynimdeki bu üst limiti tanımlamak oldu. Bu arada ben @mutludiyet ;)

    YanıtlaSil