29 Aralık 2013 Pazar

Uzun Bir Aradan Sonra Merhaba

   Yazmayalı uzun bir zaman oldu. Biraz ara vermiştim. Part time işe başlamıştım, okulum vardı, zamanım yoktu ... gibi bir çok bahane sıralayabilirim aslında ama asıl sebebim, kendimi tekrar etmekten korkmamdı. Ben bu blogda zayıflama serüvenimi, deneyip deneyip başarısız olduğum ve denediğimde başarılı olduğum şeyleri yazmaya çalışıyorum. Bir anda hep aynı şeyler arasında debelenirken buldum kendimi, hooop dedim Tansu! Bir derin nefes al kendine gel. Kendime yeni çıkan beslenme kitaplarını aldım. İnternette daha önce dikkatli incelemediğim isimleri incelemeye başladım. Biraz biraz da kilo vermeye başlayınca keyfim yerine geldi. Tabii mailleriyle bana destek olan, neden yazmiyorsun diyen herkesin, tekrar kendimde yazabilecek enerjiyi bulmamda çok etkileri var. Çok teşekkür ederim:) 

 Bir süredir şu kilit kilom 59'dan o kadar bıkmıştım ki! Onu deniyorum olmuyor, bunu deniyorum olmuyor! Taa ki 2 gün önceye kadar! :) Ben kilit kilomu yaklaşık 1 yılın sonunda kırdım galiba:) Hep vücudumu şaşırtmaya çalışıyordum ama yeterince şaşırmıyormuş sanırım. Peynir ekmek yerine yumurta yemek yeterli bir şaşırtma değilmiş benim çakal vücudum için. Bu böyle olmayacak, bu çakal vücudumu güzel bir şaşırtayım dedim, başladım araştırmalara. Hakkında bir çok pozitif ve negatif eleştiriler yapılan Şeyda Coşkun'un Posta Gazetesi'ndeki yazı dizisini okumaya başladım. Gülben Ergen'in programındaki konuşmasını buldum youtubedan. Kadın gerçekten motive ediyor! Gazetedeki listeleri okurken ise "hmmm, normalde yesem doymam sanki ama şaşırtma için kısa süre yapmak fena olmaz."  diye geçirdim içimden. Bu bünye neler denemedi ki, bir de bunu deneyeyim dedim. 

İlk gün karabuğday detoksu veriyor. Benim çakal vücudum hayatında karabuğday mı görmüş, bir güzel şaşırdı tabii ohhh, değmeyin keyfime. Hem de hiç açlık çekmedim. Bu karabuğday ne kadar tok tutucu bir besinmiş de haberim yokmuş. Yalnız haşlanırken çok kötü kokuyor, ilk haşlama suyunu döküp tekrar su koymak gerekiyormuş. Ben maalesef bunu biraz geç öğrendim, ev çok kötü koktu. 2. Gün meyve detoksu yaptım. Sabah, öğle, akşam yogurt ve meyve yedim. 3. Gün salata günü. Sıraları karıştırmış olabilirim, denemek isteyenler internetten bulabilirler. 
                            
                                  
                                                                 (Kivi ve yogurt) 


Bu arada asıl farkı, kendi yemeğimi kendim yapmaya ve hep yanımda taşımaya başlayınca gördüm. Anne yemekleri başta olmak üzere yemekhane, restorant yemekleri damak tadına daha çok önem verdiği ve lezzetin sırrını da yağda gördüğünden işleri biraz zora sokuyor. 

İlk iş olarak, bizim evdeki köftelerden başladım. Annem hem yağlı kıyma tercih eder, içine de sıvı yağ ve ekmek koyar. Ne anladım ben bu ızgara köfteden o zaman?! Kendime yağsız kıyma aldım ve köfte yoğurdum:) Sadece soğan ve baharat ekledim içine, ekmek yok. Aynı şekilde tavuk göğsünden kıyma yaptırıp onu da sadece baharat ve soğanla köfte haline getirdim. 

                                
       
  
       Anne köftesi gibi olmadı ama bir süre beni idare edecek kadar köftem oldu. Bahar teyzemin "ekmeksiz köfte mi olur durmaz onlar, durmaz." laflarına pek aldırış etmeden yaptım bir şeyler. Biraz şekilsiz oldular ama tatları fena değil özellikle tabuk köftelerim güzel oldu:) 

Anlatacak ne çok şeyim birikmiş. Susmak bilmedim:) Devamı yarınki yazıda... Görüşmek üzere


5 yorum:

  1. Yaşasın yeni yazı ��
    Bu üç günde kaç kilo verdin bide bu tarz beslenerek yağ kaybı oluyor mu yoksa ödem mi atılmış oluyor acaba
    evergreen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2 kilo verdim ama büyük bölümü sudur diye tahmin ediyorum. Uzun süreli yapılmaz ama kısa süreli, biraz motivasyon için iyi olabilir:)

      Sil
  2. Gülücüğüm soru işareti olmuş :)

    YanıtlaSil
  3. Hah ben de bakıp duruyordum niye yazmıyo ki bu diye:) Yeni yazıyı görünce bi sevindim böyle... Yaz sen takipteyiz biz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artık düzenli yazacağım:) biraz ara vermiştim ama tam gaz devam :)

      Sil